MARKA TECAVÜZÜ / HAKSIZ REKABET
TİCARET UNVANININ TERKİNİ
TAZMİNAT HAKKI

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu marka ve ticari unvanların ayırt edici ibarelere sahip olması gerektiğini, daha önce tescil edilmiş bir marka ve ticari unvanı da içerisine alacak şekilde ibare eklenerek tescil edilen ticari unvanın terkinine karar vermiştir.

İlgili karar şu şekildedir; Asıl dava, marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti, meni, ticaret unvanının terkini, alan adının iptali ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı-karşı davalının …… ibaresinin zayıf marka olduğu, başka unsur ve ilavelerle ayırt edicilik kazandırılabileceği, davacı markası ile davalı ticaret unvanının benzer olmadığı, iltibas tehlikesi bulunmadığı, dolayısıyla markaya tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı, davacı-karşı davalının markasına ayırt edicilik kattığı, hükümsüzlük şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davacı-karşı davalının ticaret unvanı ve markasının kılavuz sözcüğü …… ibaresi olduğu gibi, davalı-karşı davacının ticaret unvanı ve alan adında da kılavuz sözcük …… ibaresinden oluşmaktadır. Ayrıca, davaya konu …… ATÖLYESİ ticaret unvanında geçen ATÖLYE ibaresi ise faaliyet türünü göstermiş olması itibariyle 6762 sayılı TTK’nın 43. maddesi uyarınca ticaret unvanına ayırt edicilik katan ibare olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Anılan husus, davalı-karşı davacının alan adı olarak kullandığı tanıtma işareti bakımından da geçerlidir.

Bu itibarla, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarında dayandıkları marka, ticaret unvanı ve alan adının asıl unsurunun …… ibaresinden oluştuğu nazara alınarak, somut uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve bu nedenle bağlantı ihtimali de dâhil halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin, markanın tescilli olduğu mallarla aynı veya benzer mallarda kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil oluşturmaktadır. Karıştırılma ihtimalinden bahsedilmek için halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurması yeterlidir. Başka deyişle halk aldığı mal veya hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bilse fakat güvendiği işletme ile mal veya hizmet aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetse bile “karıştırılma ihtimali” vardır ( Tekinalp, Ünal; Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul, 2012, s. 434). Buradaki “halk” kavramından ortalama niteliklere sahip olan tüketicilerin anlaşılması gerekir.

Hemen belirtilmelidir ki, herhangi bir işaretin marka gibi kullanılması “markasal kullanım” olarak adlandırılmaktadır. Bir işaretin marka olarak kullanılıp kullanılmadığı ise o işaretle karşı karşıya gelen ortalama niteliklere sahip bir tüketicinin algısına göre belirlenmelidir. Şayet ortalama tüketici, o işareti bir mal veya hizmetin markası gibi algılıyorsa markasal kullanımdan söz edilecektir. Markasal kullanımdan söz edebilmek için işaretin sadece mal veya hizmet üzerinde kullanılması zorunlu olmayıp, ilanlarda, kataloglarda, ticari belgelerde kullanılması mal veya hizmetle bağlantılı olarak markasal etki doğuracak şekildeki tüm kullanımları markasal kullanım oluşturacaktır (Bilge, Mehmet Emin; Ticari Ad ve İşaretler Arasında Karıştırılma Tehlikesi, Ankara, 2014, s. 116)

Bu kapsamda daha önce tescil edilmiş bir markanın varlığı karşısında marka ile aynı veya benzer ibareler içeren bir ticaret unvanının veya markasal olarak kullanılması da marka hakkına tecavüz teşkil edecektir. Zira marka ve ticaret unvanı esas itibariyle farklı işlevlere sahiptir. Ticaret unvanı bir taciri diğer tacirlerden ayırt etmeyi sağlarken, marka ise bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini diğer bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlamaktadır. Ticaret unvanı veya unvanda yer alan bir kelime, ticaret sicilinde yazılı halinden farklı olarak mal veya hizmetle bağlantılı şekilde kullanılır ve bu kullanıma artık markasal değer atfedilirse, 556 sayılı KHK’nın 9. maddesinde belirtilen durumun oluştuğu kabul edilerek marka hakkına tecavüz söz konusu olacaktır. Bu durumda ticaret unvanı, taciri değil, teşebbüsün mal veya hizmetini diğer bir teşebbüsün mal veya hizmetinden ayırt etme fonksiyonunu da üstlenmektedir. Buna karşılık ticaret unvanının markasal olmayan ve tescilli olduğu biçimde unvan olarak kullanılması durumunda marka hakkına tecavüzden ve haksız rekabetten söz edilemeyecektir (Bilge, s. 121)

6762 sayılı TTK’nın 54. maddesinde belirtilen “ticaret unvanı kanuna aykırı olarak başkası tarafından kullanılan” ibaresinden ticaret unvanının aynısının veya karıştırılma ihtimali oluşturacak derecede benzerinin bir başkası tarafından kullanılması şeklinde anlaşılması gerekir. Ticaret unvanını önceden tescil ettiren tacir, 6762 sayılı TTK’nın 54. maddesi gereğince daha sonra tescil ettirilen ve haksız olarak kullanılan ticaret unvanının sicildeki kaydının değiştirilmesini veya silinmesini dava edebilir.
Ticaret unvanlarının karıştırılma ihtimali bakımından yapılan değerlendirme, ticaret unvanının ayırt edici unsurları yönünden yapılmalıdır. Ticaret unvanı ve marka farklı işlevlere sahip oldukları için ticaret unvanında olması gereken “ayırt edicilik” unsuru marka hukukunda aranan “ayırt edicilik” unsurundan farklılık arz edebilmektedir. Marka açısından ürünü niteleyen bir ibare ayırt edicilik unsuru taşımaz iken, ticaret unvanının taciri işaret etmesi ve de markadan farklı yapısı nedeniyle ürünü niteleyen bir ibarenin ticaret unvanında ayırt edici olması mümkün olabilmektedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı şirketin “……” ibareli markalarını ve “……” ibaresini içeren ticaret unvanını davalı şirketten önce kullanmaya başladığı ve tescil ettirdiği, davalı şirketin ise “……” ibaresi içeren ticaret unvanını davacı şirketten daha sonra tescil ettirdiği, ayrıca davalı şirketin ticaret unvanını “……” ibaresini ön plana çıkararak markasal olarak kullandığı ve internet alan adındaki kullanımın da markasal etki doğuracak şekilde olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı şirketin “……” ibaresini tescilli olduğu sınıflarda kullanmak suretiyle ayırt edicilik kazandırdığı ve “……” ibareli markalarının tescilli olduğu hizmet sınıfı ile davalı şirketin faaliyet alanının benzer olduğu dosya kapsamı ile sabittir.

Diğer yandan her iki tarafın ticaret unvanında yer alan “……” ibaresi, her iki unvanda da kılavuz sözcük olup, davalı unvanında yer alan “atölye” ibaresi ticaret unvanına ayırt edicilik unsuru katmamaktadır. Zira davalı şirketin ticari unvanının ayırt edici olma koşulunu sağlayan kısmı “……” sözcüğüdür. Faaliyetlerin nitelik ve şirket türünü ifade eden “……” sözcüğü dışındaki “Atölyesi Tekstil Organizasyon Ticaret Ltd. Şti.” bölümü tasviri olduğundan iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmayacaktır. Bu itibarla davacı şirketin “……” ibaresine ayırt edicilik kazandırdığı, davalı şirketin “…… ibaresini ticaret unvanı haricinde markasal olarak kullandığı, ayrıca her iki tarafın hem ticaret unvanlarının ayırt edici unsurunun hem de faaliyet alanlarının aynı olduğu gözetilerek somut uyuşmazlığın çözülmesi gerekmektedir. (Yargıtay H.G.K. 21/02/2019 T., 2017/119 E., 2019/187 K.)

Kaynak: www.corpus.com.tr